enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp
DOLAR
18,3571
EURO
18,0889
ALTIN
985,03
BIST
3.295,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cumartesi Açık
24°C
Pazar Az Bulutlu
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C
Salı Hafif Yağmurlu
24°C

Korona virüsün vücuda girmesiyle meydana gelen riskler! İnme riskine karşı dikkat…

Korona virüsün vücuda girmesiyle meydana gelen riskler! İnme riskine karşı dikkat…
10.05.2021
0
A+
A-

Korona virüs salgını ile ilgili çarpıcı iddialar gelmeye başladı. Korona virüs tanısı koyulan her bin hastadan bir tanesinde inme olabileceğine dair ifadelere yer veren nöroloji uzmanı Prof. Dr. Yakup Krespi, korona virüsün insan bedeninde iltihaba karşı bir süreç başlattığına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. İnmelerin genel olarak 65 yaş ve üzeri vatandaşlarda daha çok olduğuna dair açıklamalarda bulunurken daha genç yaşlarda olan vatandaşlarda ise inme risk faktörü taşıması durumlarında olabileceğine dair dikkatleri üzerine çekti.

Korona virüs salgınının neden olabilecek olduğu hastalıklar için her geçen gün daha farklı yeniler ekleniyor. Yapılan çalışmalara bakılacak olduğu zaman korona virüsün inme vakalarını da tetiklediği aktarıldı.  Dünya İnme Önleme Günü durumundan ötürü inme hastalıklarının görülme oranları ile beraber korona virüs ile ilişkilerini değerlendiren İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir’de faaliyet gösteren ‘BAVİM – Beyin Anjiyografisi ve İnme Merkezi’ Direktörü Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yakup Krespi, “Pandeminin ilk döneminde bu hastalığın sadece bir akciğer hastalığı olduğunu zannediyorduk. Günümüzde hastalığın damarı ve damarın iç bölümündeki zarı tuttuğunu gözlemledik” ifadelerine yer verildi.

Damar duvarları zarar görüyor…

Korona virüs hakkında en önemli etkilerden bir tanesi de insan bedenine bir kere girdikten sonra yaratmış olduğu sitokin fırtınasına dair dikkatleri çeken Prof. Dr. Yakup Krespi, “Bu durum vücutta bir iltihabi sürece yol açıyor. Bu süreç sırasında damar duvarının zarar gördüğünü biliyoruz. Bu süreç esnasında pıhtılaşmayı tetikleyen birçok faktörün kana salındığını biliyoruz. Bu faktörlerin etkisi altında damarlarda pıhtılar gelişebiliyor. Bu pıhtılar yalnızca beyni değil kalbi ve akciğer damarlarını da etkileyebiliyor. Yalnızca atar damarları değil beraberinde toplardamarları da etkileyebiliyor. Son dönemde yapılan araştırmalara göre, koronavirüs tanısıyla hastaneye yatırılan her bin hastadan 1’inde inme gelişebiliyor. İyi haber bu rakamın beklediğimizin altında olması, bizler yüzde 2’ler düzeyinde olduğunu düşünüyorduk. Yüzde 1’in altında olduğu ortaya çıktı. Düşündüğümüz kadar yüksek olmasa da grip nedeniyle hastaneye yatan gruba göre koronavirüs hastalarında inme görülme oranı daha fazla” değerlendirmesinde bulundu. Tabi bu oranlar sadece hastanede yattıkları esnada inmesi teşhis edilebilen hastaları yansıtmakta; bir kısım hastada hastalığın ağır seyri nedeniyle gözden kaçan inmelerin de olabileceği hesaba katılmalı’’ ifadelerine yer verdi.

Açıklaması sırasında bir yandan da; ‘Koronavirüs enfeksiyonu tanısı olmayan, bu durumun farkında olmayan yani asemptomatik inme ile yatırdığımız ve sonrasında koronavirüs tanısı koyduğumuz hastalarımız oldu’ diyen Prof. Dr. Yakup Krespi, “Pandemi süreci ilerledikçe koronavirüs enfeksiyonu iyileştikten sonra inme şikayetiyle hastaneye başvuran hastalarımız olmaya başladı. Bu inmelerin görülme oranı, inme risk faktörlerini taşıyan hastalarda daha fazla. 65 yaşın üzerindeki kişilerde risk daha fazla. Dolayısıyla koronavirüs ile inme gelişmesi arasında bağın ne kadar güçlü olduğunu bilmesek de öncelikle bir riskin olması, yaş açısından da risk grubunda olmak gerekli. Bu grupta koronavirüs inmeyi tetikliyor demek için halen erken, etkinin düşündüğümüzden daha az olduğu yönünde veriler var” ifadelerine yer verdi.

İnme tedavisi olan bir hastalık…

İnmenin gerçek anlamda çok önemli bir halk sağlığı olduğuna dair ifadelere yer veren Prof. Dr. Krespi; “İnme dünyada hala ölüm nedenleri arasında 3’üncü, sakatlık nedeni arasında 1’inci sırada yer alıyor. 100 binde 200 ila 300 kişi arasında gözüken bir hastalık. Bu hastalığın koruyucu önlemleri var. Bunun yanı sıra artık tedavi edilebilir bir hastalık. Kendinizi risk faktörlerinden korumalısınız. Başta hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterole karşı korunmalısınız. Genç yaşlarda başlayan sigara içiciliğine son vermelisiniz. Hareket ederek kilo alımından kaçınmalısınız. Tüm bunları yapabilir, risk faktörlerini kontrol altında tutarsanız inmeyi yüzde 80 oranında azaltırsınız.” İfadelerine yer verdi.

Uyarıları sırasında; “Risk faktörlerinin birikimi sonucu iyi bir farkındalığınız olmazsa bu hastalık aniden ortaya çıkabilir. Kol ve bacakta aniden bir felç gelişti ya da aniden bir konuşma bozukluğu başladıysa ve 15 dakika sürüp geçiyorsa bu duruma aldanmamak gerekiyor; böyle geçici şikayetleri olan hastalarda ilk bir haftada yerleşen inmenin görülme olasılığı her 5 kişide 1’dir. Dolayısıyla bu durum kalıcı inme gibi algılanmalı ve hemen sağlık kurumuna başvurularak önlem alınmalı. Bu hastalığın tedavisi ilk 4.5 saatte pıhtı eritici ilaçlarla başlamalı. İlk 6 saatte anjiyografi ile tıkalı damara girip damarı açmamız mümkün. Hatta bunları artık günümüzde ilk 24 saatte de yapabiliyoruz. Uygun tedavi yapılırsa 3 hastadan 1’i eski haline dönüyor. Damar açıcı tedavilerin ardından hastalara ilk 10-15 gün hastanede uygulanan bakım ve tedavi uygulamalarına paralel olarak erken fizik tedavi ve rehabilitasyon tedavileri uygulanıyor. Bu dönemden sonra şikayetleri değişik oranlarda devam eden hastalara ilk 3-6 aya hatta daha uzun bir döneme yayılacak olan fizik tedavi ve rehabilitasyon tedavilerine ihtiyaç olacaktır.” ifadeleri ile dikkatleri çekti.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.